İYİ Parti Yalova İl Başkanı Erol Tatar: YALOVA NASIL KURTULUR ?

İYİ Parti Yalova İl Başkanı Erol Tatar: Yalova’nın her tarafı Millet Bahçesi Yalova’nın temel sorunları, ihtiyaçları, öncelikleri nelerdir? Yalova’nın en temel meseleleri trafik ve otopark büyük sıkıntı olmaya başladı. Yaş itibariyle Yalova’nın büyümesini gören bir insanım, ilkokula başladığım zaman Yalova’da sayılı araba vardı, sokaklarda pek araba görünmezdi. Bir tek iskelenin orada meşhur taksicilerimiz vardı. Trafik sorun olmazdı. Yalova’da planlama yapılırken trafik düşünülmedi. Ekono

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:
https://www.yalovahaberajansi.com.tr

Bana göre önce merkezin yayalaştırılması lazım. Merkeze araba sokulmaması gerekiyor. Nasıl olur bu? Fatih Caddesi, derenin oradan Araştırma’nın oraya kadar, bulvarın alt kısmına sadece belli saatlerde mal indirip bindirecek kamyon ve kamyonet gibi araçların girmesine müsaade edilir, bu bölge tamamen yayalaştırılır; bir çözüm bu… Böyle olunca da insanların ulaşımının sağlanması gerekir. Bu durumda belediye Yalova dışındaki mahallelerden bu tarafa koyacağı ring seferleriyle insanları taşıyabilir.

Bir başka konu da TİGEM tarafındaki boş duran fuar alanı yaklaşık 5 bin araç alabilecek kapasitede. Belediye o alanı çevirip, cüzi bir ücretle orayı araçlara açabilir. İnsanlar aracını oraya koyar, her 5-10 dakikada bir işleyen ring seferleriyle bu tarafa gelirler. Bu şekilde biraz da olsun trafik rahatlatılabilir.

Uygun otopark yerleri tespit edilip, katlı ve ya yeraltı otoparkları yapılabilir. Çünkü bizim yollarımızın, sokaklarımızın hiçbiri hem araç park edip hem araç trafiğine müsaade edecek genişlikte değil… Bunlar belediyenin çok da külfet altına girmeden yapabileceği basit şeyler.

Hükümet yeni bir yasayla her daire için otopark şartı getirdi. Yeni ruhsat alınan yerlerde bodrumlarda otopark özendirilmeli. Eğer otopark sorununu binaların altında çözerseniz otopark parası ödemiyorsunuz; çözemezseniz belediyeye otopark parası ödemek zorundasınız. İnsanların da işine geliyor; zaten bodrum yapıyorsunuz, bu özendirilebilir.  Senede bin tane ruhsat alınıyorsa, beş yüz tanesi yapsa bunu, bina başına dört tane aracı içeri soksa, iki bin tane araç otoparka kavuşur…

 “Deprem görmüş binaların ikinci bir depremi çıkartacak performansı gösterebileceklerini zannetmiyorum

Deprem Türkiye’nin bir gerçeği, bu gerçeği bilen en önemli illerden birisi de Yalova, biz bu gerçeği daha önce yaşadık. Hatta ben 1965-66 yılında olan ciddi bir depremi de hatırlıyorum; Çınarcık’ta bir takım yıkımlara sebep olmuştu. Yalova’da o zaman çok katlı binalar olmadığı için çok fazla zarara sebep olmadı…

Deprem Marmara Denizi’nde olacak, fay hattı hemen yakınımızdan geçiyor. İstanbul ne kadar etkilenecekse biz de o kadar etkileneceğiz. Yalova’nın yapı stoku yaklaşık 50-60 senelik betonarme binalar. Betonarme binanın ömrü yaklaşık 60 senedir. 60 seneden sonra binayı yıkıp yeniden yapmak gerekir. Bu binaların yüzde sekseni de deprem olmadan önceki yönetmeliklere göre yapılmış binalardır. Bunlarda hazır beton yerine o dönem elle karılıp yapılan betonlar. Hazır betonlarda kullanılmayan deniz çakılı dediğimiz bazı malzemeler kullanıldı. Çünkü insanlar o zaman bilmiyordu; kimseyi suçlamak açısından söylemiyorum. Öyle olunca da zaten bir deprem geçirmiş olan bu binalar ciddi şekilde yıprandı. Belki 60 seneyi tamamlayacak ömrünün 20 senesini o depremde yaşadı. Bu binaların ikinci bir depremi çıkartacak performansı gösterebileceklerini zannetmiyorum…

“5-10 sene içinde o büyük deprem olacak”

Olası bir depremde Fatih Caddesi’ndeki mevcut binaların, İstanbul Caddesi’ndeki eski binaların, 17 Ağustos Depremi’nden önce yapılmış binaların yeni depremi kaldırabilme olasılığı çok fazla görünmüyor. Bu binaların yıkılıp yeniden yapılması gerekiyor. Burada Yalova’dan ziyade ülkenin de sıkıntısı şu: Mevcut binaları yıktığınız zaman aynı büyüklükte, aynı katta size bina verilmiyor. Fatih Caddesi’nde kentsel dönüşümde yıkıp yeniden yapacaksınız; o zaman, yüzde elliye göre, 6 kat yapılmış… Şimdi dört kat yapabilirsiniz deniliyor; bir kere yüzde yirmi gitti. Benim orada iki katım var, o iki kattaki insanları ben ne yapacağım? Böyle bir sıkıntı var.

Mimarlar odası başkanlığı yaptığım dönemde daha önceki belediye başkanlarıyla konuştum: “Hiç olmazsa meclis kararı alın, mevcut binaları yıktığınız zaman aynı katı verin.”  Çünkü orada bir yoğunluk, insan artışı olmuyor, mevcutta yaşayan insanlar var. Yönetmeliklere, kanunlara uygun değil diye reddedildi, yapılmadı. Eğer böyle bir şey yapılırsa hiç olmazsa durumu müsait, dört kat değil de altı kat verdikten sonra metrekaresini de biraz büyük tutarak bu insanları özendirirsiniz. Bunun ivedilikle çözülmesi lazım, artık zamanımız kalmadı. 20-30 seneden bahsediyorlar ama o kadar da değil; 5-10 sene içinde o büyük deprem olacak. Şu anki belediye başkan vekili mevcut iktidar partisinden olduğu için bunu bir şekilde çözebilirler…

Kentsel dönüşüm yasasında yıktığınız kadar hak vereceğiz denseydi şimdiye kadar çok yol alınmış, birçok bina kendini yenilemişti. Eksiklik, sıkıntı buradan kaynaklanıyor. İnsanlar da huzursuz, “ben binamı yıkıp yenisini yapacağım ama ben binamda 14-15 komşuyum, şimdi dört tanesi açıkta kalacak” diyor.

“Yalova’da sanayinin geleceği arazi çok yok”

Yalova’da hep; bir bölgesi sanayi olsun, bir bölgesi turizm olsun denir ama bunlar hiçbir zaman hayata geçirilmeyen söylemler. Yalova yüz ölçüm olarak en ufak illerden bir tanesi ve 60 km uzunluğunda sahil şeridine sahip olan bir il. Bunun yanında yüzde 49’u orman alanıyla kaplı. Yalova’daki geri kalan arazilerin büyük kısmı da ne ekerseniz onun biteceği birinci sınıf tarım arazisi.  Yani sanayinin geleceği arazi çok yok. Araziler kıymetli olduğu için Yalova’da sanayi biraz zor. Fabrika yapacak insan daha ucuz arazi ister. Ama son dönemde köprünün yapılması, İzmir Otobanının yapılması yeniden bir cazibe merkezi haline getirdi… Yalova’da mevcut bir sanayi var zaten. Çok ciddi bir tersane bölgesi de var. Bundan fazlası Yalova’ya ağır gelir. Bugün görüyorsunuz işte kivicilik yapılıyor… Bir dönem elmacılıkta Türkiye’nin markasıydık; hâlâ Ankara’da görürüm Yalova elması diye ama hâlbuki Yalova’da elma yok.

“Karma OSB’ye kesinlikle karşıyız”

Mimarlar Odası Başkanı olduğum dönemde Türkiye’de il il teşvikler açıklandı. İlginçtir, belki ilk defa duyacaksınız Yalova’ya dericilik teşvik belgesi verildi. Yani dericilikle ilgili bir iş yaparsınız Yalova’da devlet size teşvik veriyor. Garibime de gitti, niye dericilik OSB diye kendi kendime düşündüm. Sonra baktım ki Gebze, daha önce Haliç’i kirletiyorlar diye İstanbul’dan Gebze’ye yollanan deri imalatçılarından rahatsız. Oradaki kokudan, kirlilikten dolayı Gebze bastırıyor; çünkü çok büyük bir kanser hastalığı var ortada. Bunların buradan gitmesini istiyorlar.

İl başkanları olarak yaptığımız toplantıda gündeme getirildi; karma OSB isteyen bir firma var. Karma OSB’ye kimya sanayi, deri, tekstil sanayi her şey giriyor. Orada teşvik yok, Yalova’da teşvik var. Biz o toplantıda kendi aramızda karar aldık,  kesinlikle karma OSB’ye karşıyız… Mevcut sanayiler kalsın ama başka sanayiye Yalova’da yer yok.

“Marmara Denizi eskisi gibi değil, kirlendi”

Deniz turizmi bizde biraz zor. Çünkü bizim mevsimimiz  Haziran’ın 15’inde başlar, Ağustos’un da 15’inden sonra denize girilmez. Bizim 45 günlük bir yaz sezonumuz var. Bu da deniz turizmi yapmak için yeterli değil. Bir de Marmara Denizi eskisi gibi değil, kirlendi; insanlar çekine çekine giriyor. Yapılabilecek iki turizm var: Bir tanesi kaplıca turizmi; Termal gibi marka bir değerimiz var, bir de yine Armutlu’da kaplıcalarımız var. Bir diğeri de ‘trekking’ dediğimiz, doğada yapılan yürüyüş turizmi. Zamanında gayet güzel yapılmış Mavi-Yeşil Yol var…

“Çamlık Otel’in durumu içler acısı”

Yalova’nın en büyük özelliklerinden bir tanesi de üç büyük şehrin çok kolay ulaşım noktasında olması. İnsanların rahat gelecekleri, ormandan, doğadan,  kaplıcalardan faydalanacakları bir yer. Bunun tanıtımı iyi yapmamız ve gerekli tesisleri de yapılması lazım. Bizde tesis de yok. Mevcut Termal’deki otelleri de kapattılar. Zamanının en güzel otellerinden biri olan Çamlık Otel’in durumu içler acısı, Gökçedere’nin durumu içler acısı. orada çok kötü bir şehirleşme oldu; 7-8 katlı binalar yapıldı, bana göre katledildi. Baktığınız zaman tatile gidilebilecek bir yer değil de yaz, kış yaşanabilecek bir yer haline geldi. Turizm yapmak için tesis olması, iyi bir tanıtım yapılması lazım. Yeterli çalışma yapılmıyor maalesef…

 “Tarım ve hayvancılıkta kolayına kaçtılar”

Bizim arazimiz çok kıymetli. Pandemi sürecinde de gördük ki tarım olmadan aç kalırsınız. Yirmi senelik AK Parti döneminde gördük ki tarıma önem vermediler, tarım ve hayvancılıkta kolayına kaçtılar. Bize ne lazım? “Pirinç lazım. Gönderin gelsin, paramız var alırız” dediler. Ne lazım? “Et lazım. Gönderin gemilerle, kesin, dağıtın!” dedilerBu zihniyetle çiftçiliğin ve hayvancılığın gelişmesini önlediler. Tarımın öneminin artmasından dolayı da Yalova’nın arazileri kıymetli… Bugün kivi üretimin % 60’ı Yalova’da yapılıyor. Ciddi paralar kazanılıyor. Aronya gibi değişik ürünler üretme imkânlarımız da var. Bu arazileri imara bile açmamak, mümkün olduğunca korumak lazım.

 “Asbestli borularla yapılmış hatlardan su içiyoruz”

Son 20-25 yıllık süreçte Yalova’da yapılanlar da var yapılamayanlar da var. Bana göre yapılanlar daha az, yapılamayanlar daha çok.

En büyük sıkıntılardan bir tanesi altyapının gerektiği gibi yapılmaması… Çok iyi hatırlıyorum, 1974 yılında ilk defa kanalizasyon çalışması başladı. O zamanki hesaplarla Yalova’nın bu yıllarda nüfusunun en fazla 60 bin olacağı ön görülüyordu. 60 bin kişiye hitap edecek şekilde bir planlama yapıldı. Geldiğimiz noktada Yalova’nın nüfusu 160 bin. Mevcut altyapının yetmediği son yağmurlarda görüldü; her yerden su fışkırıyor, taşıyor. Hep günü kurtarmak adına çalışmalar yapıldı. Altyapının yenilenmesi lazım…

Bir diğeri 1970’lerde yapılan asbestli borularla yapılmış su hatlarından su içiyoruz. Eskimiş olmasından dolayı da ciddi bir su kaybına neden oluyor; bin metreküp su gönderiyorsanız, evlere ancak yüz metreküp su ulaşıyor. Kaçak su toprağa karışınca; üst yapının, asfaltın, yoların da bozulmasına neden oluyor. Bunların yenilenip, temiz suyun insanlara ulaştırılması lazım…

“Belediyeye gelen arkadaşlar belediyeciliği çevre düzenlemesi, peyzaj olarak gördüler”

Barbaros Binicioğlu dönemimde otogar yapıldı; güzel bir hizmet. Yakup Koçal döneminde iki otopark yapıldı; önemliydi. Ama genel olarak bizde belediyeye gelen arkadaşlar belediyeciliği çevre düzenlemesi, peyzaj olarak gördüler. Bakıyorum hâlâ daha mevcut belediye başkan vekili çiçek ekiyor, çiçek dikiyor. Ciddi sorunlara çözüm bulmak zorundasınız. Biz İYİ Parti olarak belediyecilik imkânına sahip olursak, çok ciddi projelerle Yalova’nın sorunlarını çözmenin yollarını ararız.

“Bu paralarla yeni bir Yalova yapılırdı”

Şimdi bakıyorum, belediye meclisinden 50 milyon lira borçlanma izni alınıyor. Niçin kullanacaksınız diye sorulduğunda, geçmiş dönemin borçlarını ödeyeceğiz diyorlar. Yani borçlanıyoruz, borcu ödüyoruz; yatırıma, hizmete dönük hiçbir şey yok. Yapamaz da çünkü ciddi biçimde bir borç var…

Yalova Belediyesi’nin 180-200 milyon bütçesi vardır. 25 senelik zamanı düşünürseniz çok ciddi paralar yapıyor. Peki, bu kadar para harcandı mı, bu paralarla bu kadar işler mi yapılır? Son 25 seneye bakarsanız bu paralarla yeni bir Yalova yapılırdı. Ama günü kurtarmak adına boş işler yapıldı. Yandaşlara iş imkânı sağlandı. Yakup Koçal, “ben 800 kişiyle bıraktım” diyor. Bakıyorsunuz, ikiye katlanarak 1600 kişi olmuş. Belediye iş bulma yeri değil, vatandaşa hizmet etme yeridir…

“Cengiz Koçal niye övülüyor?”

Bana göre seçilen belediye başkanı beş yıllığına seçilmeli, bir ikinci dönemi olmamalı. Belki seçimi yapılan doğrular kaybettirecek sana ama sonuçta doğru hizmeti vermiş olacaksın. Bunu yapmak lazım, ben belediye başkanı olsam beş seneliğine yaparım. Çok ciddi radikal kararlar alır uygularım. Ondan sonra bana kızsınlar ama beş sene sonra Yalova nefes almaya başladığı, her şey düzene girdiği zaman iyi adammış diyecekler. Cengiz Koçal niye övülüyor? Hâlâ diyorlar ki Yalova’da mevcut altyapıyı Cengiz Koçal yaptı. O dönem biz Cengiz Koçal’a kızdık. Yaptığı hizmetler belki de üçüncü dönemi kaybetmesine neden oldu ama birkaç dönem sonra hakkı verildi…

“Yer seçimi son derece yanlış”

Biz bu konuda en sert eleştirileri yapan partiyiz. Yalova’da yanlış bir algı var. Bu algı yüzünden biz TİGEM arazisini kaybettik. Ne vaatlerle yapıldı, şu anda ne yapılıyor? Araştırma Enstitüsü’yle ilgili de yanlış bir algı var. Diyorlar ki: “Bu adamlar burada ne yaparlar? 50-60 tane mühendis orada oturmuş keyif yapıyor, yiyip içip yaşıyorlar.” Hayır, öyle değil… Araştırma demek kivi demek, dört-beş farklı üzüm çeşidi demek, beş-altı farklı ceviz çeşidi demek, mantar, domates demek. Orada 123 çeşit bitki geliştirilmiş, daha verimli hale getirilmiş veya yurt dışından alınarak Türkiye’ye adaptasyonu yapılmış, ülkeye dağıtılmış. Araştırma çok büyük hizmetler yapıyor. Araştırma Türkiye’de tarımın Ar-Ge’sidir.  Bunlardan birkaç tane var; bizdeki bağ bahçe araştırmasıdır. Bugün Antalya bölgesinde yetiştirilen avokadonun adaptasyon çalışmaları hep burada yapıldı; o yatıyor denilen mühendisler yaptı. Pas hastalıkları araştırılarak, her sene milyonlarca ton buğdayın ziyan olmasını engelleyecek çalışmalar burada yapılıyor. Buradaki bahçe, Araştırma Enstitüsü için çok önemli. Burayı vermezseniz, oradaki mühendis Orhangazi ya da başka bir yerde ekecek, geri gelecek ama burada hemen yanı başında. Yani buranın verilmesi, yer seçimi son derece yanlış…

“Yalova’nın her tarafı Millet Bahçesi”

İkincisi, Yalova’nın her tarafı Millet Bahçesi. Yalova’nın böyle bir yatırıma ihtiyacı var mı tartışılır. Bizim sahilimiz Millet Bahçesi. Türkiye’de böyle bir sahil alanı yok.  Karaca Arboretum’a gidin, örneği yok. Termal’e gidin, Millet Bahçesi. TİGEM’in oraya yapın, bir sürü boş yer var. Yalova’nın her yanı zaten Millet Bahçesi.

Bence burada ısrarcı olunmasının nedeni, zamanı gelince başka işlevsel bir şeye çevrilerek, birilerine peşkeş çekilecek olmasıdır; hep yaptıkları işler bunlar. TİGEM’i yıllarca, “bunlar ne yapıyor ki, üç tane domates ekiyor, üç tane hayvan bakıyorlar” diye diye işlevsizleştirdiler, çiçekçilere verdiler. TİGEM başarılı bir kurumdu ama siyaset eliyle sonunda kapatıldı.

Şehit Ömer Faydalı Bulvarı üzerindeki bir AVM’nin imar değişikliği talebi oldu, bu konudaki fikriniz nedir?

Nokta bazlı, kişiye menfaat sağlayacak imar planı değişikliği yapılamaz; kanun bu. Parsel bazında imar değişikliği olmaz. Ada bazında olur, daha büyük ölçekli olur. İkinci olarak; emsali kullanmamışlar, emsal artışı var. Üçüncüsü, kat fazlalığı var. yani sonuçta çok ciddi bir rant üretiyorlar. Bu ranttan belki belediye, belki birileri faydalanacaktır; bilmiyorum tabii, öyle de olabilir. Orası ciddi bir bulvardır,  şehrin en önemli ulaşım ağlarından bir tanesidir. Siz oraya katlı otel yaptığınız zaman trafik sorununu daha ileri götürürsünüz. Bana göre yanlış bir uygulama. Mevcut emsalini kullansın ama yeni bir emsal artışı verilmesin.

 “Devletin kasasında para kalmamış”

Türkiye bu konuda çok geç kaldı. Çin’de ortaya çıktığı zaman “ben geliyorum” diye bas bas bağırdı. Hastalığın Suudi Arabistan’da olduğu bilinmesine rağmen mevcut hükümet o dönemde bile insanları umreye gönderdi. Gelen insanları da karantina uygulamadan içeriye saldı. Böyle olunca da ciddi manada hastalık patlaması oldu. Bana göre hükümet başlangıçta alması gereken tedbirleri almadı. Belki o dönemde bizi 15-20 gün içeri kapatsalardı bu işi çoktan halletmiş olacaktık ama devletin kasasında para kalmamış. Devletin vatandaşa verebileceği bir destek yok. Vatandaşa paket açıkladılar, “Kredin varsa yapılandırayım,  yoksa da kredi vereyim.” Bugüne kadar 780 bin kişi yeni kredi aldı. Burada yanlış yaptılar, esnafa gereken desteği vermediler. Esnafa dükkânını kapatacaksın dediler. Esnafın çalışanı, kirası, elektriği suyu var, geçimi var, mağdur oldu insanlar. Ondan sonra döndü, “Sizin mağduriyetiniz anlıyorum, gelin size kredi vereyim” dediler. İnsanlar mecburiyetten gitti kredi çekti. 3 ay 5 ay sonra patır patır patlayacak krediler…

“Kamu bankaları Ak Parti’den giden listelere göre kredi verdi”

Vali bu konuda çok ketum davrandı. Açıklayın, vatandaş ne olup bittiğini bilsin. Eğer bir tehlike varsa, ben ne olduğunu bilirsem o tehlikeden uzak dururum. Sen bana söylemezsen, ne olduğunu bilmezsem gider o tehlikenin içine girerim. Kaç kişi öldü? Cevap yok. Kaç kişi hastalandı? Cevap yok. İzmit, Bursa açıklarken Yalova çok ketum davrandı. Yalova esnafına da gerektiği gibi destek olunmadı. Çoğu ihtiyaç sahibi kişiye soruyorum, “bu dağıtılan biner liralardan aldınız mı? diye; “yok ben almadım” diyorlar. Açıklama yapıyorlar: “Biz Yalova’da iki bin küsur kişiye verdik.” Kime verdiniz? Nasıl yaptılar biliyor musunuz? Bunların kendi listeleri var partide, tek tek aradılar, yandaşlara, kendilerine destek olanlara verdiler. Bu devlet sırrı değil, kimlerin yardım aldığını açıklasınlar bize, biz de bilelim.  Bu kriterlere uyan başka insanlara niye vermedin? Biz de bunu soralım size. Vatandaşa kredi dağıtıyoruz dediler, gidenlerin çoğu kredi alamadı; vergi borcun var, kara listedesin vb. vergi borcum olduğu için, ihtiyacımı karşılamak için başvuruyorum zaten krediye. Bir kere kamu bankaları Ak Parti’den giden listelere göre kredi verdi. Özel bankalar da esnafın bilançosuna baktı, uygun görmedi. Döndüler sonra özel bankalara da kızdılar, “niye vermiyorsunuz?” diye…

“Beş tane maskeyi dağıtamadınız”

Hükümet bu süreçte sınıfta kalmıştır. Kusura bakmayın, beş tane maskeyi dağıtamadınız; paralı yaptınız olmadı, parasız yaptınız olmadı, tekrar paralıya çevirdiniz yine olmadı. Bir ara maskelerin tanesini 5 liradan satın aldık, 50 lira verdik on tane maskeye. Süreci en iyi yönetmeye çalışan kişi Sağlık Bakanı oldu; halka güven telakki etti, iyi açıklamalarda bulundu ama bir yere kadar, onun da gücünün yetmediği yerler oldu. Şu an hiçbir yerin açılmaması lazımdı ama para olmadığı, gereken desteği veremediği için de mecburen açtı. İnşallah ikinci dalga denen şeyle karşılaşmayız…

Pandemi süreci Yalova’da da iyi yönetilmedi. Hiçbir şeyden haberdar olamadık. Hadi vatandaşı bırakın; biz il başkanlarını çağırsın Vali: “Yalova’da durum böyle böyle…” Bunu yapmadı, bilgilendirmedi. Sıkıntı burada…

Belediye de çok uygunsuz bir zamanda yakalandı; Şubat ortasında seçiliyorsun, Mart’ın 15’inde kıyamet kopuyor; ona bir şey diyemiyorum…

“Siyasilerin, kin ve nefret söylemlerini bir an önce bırakmaları lazım”

Biz Yalova’da zaman zaman il başkanları yan yana gelebiliyoruz, çünkü birbirimizi tanıyoruz. Geçenlerde Karma OSB’lerle ilgili bir araya geldik, güzel bir toplantı oldu. Muğlim Bağatar iktidar partisinin il başkanı olduğu için bizim bilmediğimiz birçok konuda bize bilgi verdi. Çoğu konudan haberdar, biz bazı şeyleri kulaktan duyuyoruz. Bizde diğer yerlere göre kırgınlık olacak, vatandaşları kutuplaştıracak ortamımız yok. Ama bana göre en baştaki siyasilerin, insanları ayrıştıracak bu kin ve nefret söylemlerini bir an önce bırakmaları lazım. Biz Yalova’da bunu yapmamaya çalıştık, yapmayacağız da.

“Yalova sanayiden ziyade tarım ve turizmle kurtulur.”

Yalova hizmet sektörüne ağırlık verecek. Yalova kaplıca ve doğa turizmine ağırlık verecek. Tarıma önem verecek. Geçmişte buradan 10-15 mavna yüklenir, İstanbul’a hale giderdi. Gerekli desteklerle bizim yeniden üretmemiz lazım. Zaten mevcut bir sanayimiz var, ona kimsenin bir şey dediği yok. Çiçekçilik OSB’nin bir an önce hayata geçirilmesi lazım.